Sorular

 

Yunan düşünürü Sokrat’ın öğrencilerine sadece soru sorarak ders yaptığını biliyor muydunuz? Sokrates, soru sormanın önemini ve bu yöntemle (mayotik yöntem) nasıl bir öğretim gerçekleştirdiğini ünlü ”Menon Diyalogu”nda geçen, bir köleye hiç bilmediği bir geometri problemini çözdürerek göstermiştir.

Önceden özenle düzenlenmiş sorularla karşısındakinin zihninde saklı olan doğruları açığa çıkarmayı ve böylelikle ona gerçeği buldurmayı hedefleyen Sokrat’ın bu yöntemi, bir tümevarım yöntemidir. Bu yöntemde daima kolaydan zora, özelden genele, parçadan bütüne, olaylardan sonuca giderek gerçeğe ulaşılır. Bu yöntemde Sokrates, hiç bir şey bilmiyormuş gibi görünüp karşısındakini konuşturarak ustalıkla gerçeği buldurmaktadır.

Birçok eğitici, kendisi daha çok konuştuğunda anlatılanın daha etkili olacağını zannetmektedir. Ancak yapılan bilimsel çalışmalar bunun tersini göstermektedir (Jürgens 2000). Amerikalı araştırmacılar (Amidon/Hunter 1967) tarafından Flanders Etkileşim Analiz Kategorisi temel alınarak dört basamaklı bir model geliştirilmiştir. Bu modele göre öğretmen soruları aşağıdaki gibi kategorize edilmiştir:

  1. Bilişsel hafıza soruları: Öncelikle bilgi edinmek ve test etmek için yöneltilen sorular,
  2. Açık uçlu sorular: Doğru veya uygun cevaplar vermek için düşünmeyi gerektiren sorular,
  3. Kapalı uçlu sorular: Bağlantı(network) kurarak düşünmeyi geliştiren yaratıcı sorular,
  4. Değerlendirme soruları: Formüle edilmiş bir değerlendirmeyi ve gerekçelerini göstermeyi gerektiren sorular.

Öğrenme ve öğretme süreçlerini motive eden ve aktif hale getiren soru tipleri kapalı uçlu sorular ile değerlendirme sorularıdır. Bu sorularla işlenen derslerde öğrenciler, neden bu fikirde olduklarının gerekçelerini rahatlıkla ifade ederler. Bu soru tipleri uyarıcı etkiye sahiptir. Bu şekilde dersin hedeflerine ulaşılmış olur. Öğrenciler de bağlantılı düşünerek öğrendiklerini daha kalıcı hale getirirler.

Ben de günlük hayatımda farklı bir rehberlik anlayışı ile modern dönem bir mayotik yöntem kullanarak ve insanları düşünmeye sevk ederek daha verimli ve yaratıcı olmalarına vesile olmaya çalışıyorumYeni yollar açmak ve bunu yaparken bilimden,  tarihten, diğer insanların tecrübelerinden  ve kendi deneyimlerimizden  faydalanmak gerekir. İcatlar her zaman çok değerli bulunmuş ve buluşlara hep saygı duyulmuştur. İcat; zaten var olan şeyleri bir araya getirerek yeni bir amaca hizmet etmelerini sağlamaktır yani var olan her şeye farklı bir gözle bakabilmek ve hepimizin gördüğü şeyleri bambaşka sonuçlar elde edebilecek şekilde bir araya getirebilmek ve/veya başka bir amaca hizmet edecek şekilde tekrar kullanabilmektir.  Aynı şeylere uzun süre baktığımızda körleşme eğiliminde olan bizlerin, yaratıcılığımızı ve beynimizi köreltmemek için sürekli yeni fikirlere ve eskilere yeni bir gözle tekrar tekrar bakmaya ihtiyacımız var.